15 Mayıs 2018 Salı

“BİR KÜLTÜR BİR İNSAN: AHMET HAMDİ TANPINAR VE EDEBİYATIMIZA BAKIŞLAR” ÜZERİNE NOTLAR

“BİR KÜLTÜR BİR İNSAN: AHMET HAMDİ TANPINAR VE EDEBİYATIMIZA BAKIŞLAR[1]” ÜZERİNE NOTLAR     

20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli yazarlarından biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ders notları esas alınarak hazırlanan bu kitabın yazarı Turan Alptekin[2], Tanpınar’ın İstanbul Üniversitesi Türkoloji Bölümü’ndeki asistanı… Genel olarak dört bölümden oluşan kitap, 176 sayfadır. “Giriş” bölümü, Ahmet Hamdi Tanpınar’ı tanıtma ve edebiyatımızdaki yeri ve önemini belirtme amacını taşır. Kitabın esas kısmı “Ahmet Hamdi Tanpınar ve Edebiyatımıza Bakışlar” ise kendi içinde altı bölümden oluşur: “Türk Edebiyatında Meseleler, Eserler ve Şahsiyetler, Roman ve Meseleleri, Tiyatro ve Meseleleri, Son Dersler ile Tercüme ve Birkaç Not”. Bitiş bölümüyle de kitap sona erer.
Turan Alptekin’in hem ders notları hem Tanpınar’ın konuşmalarından derlediği bu kitap, derin bir bilgi kaynağı olması yönüyle önemlidir şüphesiz. Ama kitabın ilginç yanı, Tanpınar’ın derslerinin öğrenci elinden çıkan notlarla okuyucuya ulaşması. Notlar, okuyucuda o dersi dinliyormuş hissi uyandırır. Dahası, Turan Alptekin, Tanpınar’ın yaşamının son gününe dek yakınındaki biri. Ölümünden önce, onu acilen doktora götüren kişi. Hatta, Tanpınar’ın “oğlum sayılır” dediği bir öğrencisi ve asistanı… Dolayısıyla kitapta ders notlarının yanında Tanpınar’ın yaşamından ve yaptığı çalışmalardan da izler var. Tanpınar’ın “katı çizgileri yumuşatan ve birleştiren, ruhları bir potada eritip şekillendiren konuşmaların sırları”nı içeren bu derslerinde neler yok ki… Namık Kemâl ve edebiyatımızda dönemler problemi, Ziya Paşa ve Tanzimat, edebiyatımızda nesiller meselesi, şiir ve nesir, roman meseleleri, Edebiyat-ı Cedîde ve milli roman, Türkçüler ve romantizm, tiyatro; tür ve terminoloji…[3]
Kitabın çok önemli yanlarından biri de Ahmet Hamdi Tanpınar’ın sanatçı kişiliğini ortaya çıkarmasıdır. Ayrıca derslerin hemen hemen hepsi karşılaştırmalı olarak verilir. Türk Edebiyatının gelişim süreci, batı edebiyatıyla kıyas içinde anlatılır. Notlar, Fransızca ağırlıklıdır. Tanpınar’ın bütün yönleri kitapta bulunabilir: Şair, yazar, münekkit, karşılaştırmalı edebiyatçı, akademisyen… Ünlü yazarın derslerini dinlemiş, edebiyat sohbetlerinde yer almış, ölümüne dek yanında ve yakınında bulunmuş Turan Alptekin’in titiz bir çalışmayla kaleme aldığı bu kitap, kelimelerden bir âlem yaratma peşinde, çevresi ve geçmişi ile konuşan bir eşsiz insanın dünyasına, “şahsî masalı”na, kendi ifadesiyle söylersek, “fikrî hayatın eşiği olan tenkit” aracılığıyla girmek için bulunmaz ve önemli bir eser.[4]



      




[1] Turan Alptekin, Bir Kültür Bir İnsan: Ahmet Hamdi Tanpınar ve Edebiyatımıza Bakışlar, Nakışlar Yayınevi, İstanbul 1975.
[2] Turan Alptekin 1923 yılında doğdu. 1958’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nü bitirdi. 1954 yılından başlayarak Tanpınar’ın yanında şiirin ve yazışın gizlerini öğrenmeye çalıştı; konuşmalarını dinledi; eserlerinin ve yazılarının yayımlarında yardımcı olma fırsatını buldu. Çalışmaları arasında, kompozisyon öğretimi ve Türk Edebiyatı üzerine makale ve incelemeleri yanında, Türkoloji alanında çevirileri de bulunmaktadır.
[3] Turan Alptekin, Ahmet Hamdi Tanpınar: Bir Kültür, Bir İnsan, İletişim Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, Ekim 2010.
[4] Turan Alptekin, Ahmet Hamdi Tanpınar: Bir Kültür, Bir İnsan, İletişim Yayınları, 3 baskı, İstanbul, Ekim 2010.

DOSTOYEVSKİ’NİN SUÇ VE CEZA ADLI ROMANINDA YEME VE İÇME EYLEMLERİNİN İNCELENMESİ


                                                                                                                         
GİRİŞ
Dil Nedir?
Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan doğal bir araç; kendi kuralları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlık; milleti birleştiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir kurum; seslerden örülmüş mükemmel bir yapıdır.
 Dilin önemini, değerini, gücünü ve insan yaşamındaki yerini iyice kavrayabilmek için bir an yeryüzünde dil adını verdiğimiz düzenin olmadığını ve insanoğlunun konuşma yeteneğinden mahrum olduğunu varsayalım; “Öteki insanlarla birlikte bir toplum oluşturmamız, o toplumun bireyi olarak yaşamamız, düşünce ve isteklerimizi belirtmemiz çok büyük ölçüde güçleşecek, eksik, güdük bir anlaşma ortamı sağlayan birtakım jest ve mimiklerle, bağırma biçimindeki seslerle sınırlı kalacaktı.”[II] Şüphesiz dil her şeyden önce bir anlaşma aracıdır. Dil canlı bir vasıta gibidir. İnsanlara hizmet eder; ama onların keyiflerine tâbi değildir. İnsanın, dilini hiç bilmediği bir ülkede karşılaşacağı güçlük ve çekeceği sıkıntılar dilin insan için ne kadar önemli olduğunu en güzel şekilde ortaya koyar.
Dilin kendine özel birtakım kuralları vardır. Dil kuralları, dilin kuruluşunu, dilin yapısının biçimini gösterirler. Dilin oluşunu, hayatını ve gidişatını bu kurallar düzenler ve yönetir. “Dil bu kanunlar çerçevesinde yaşayan canlı bir varlıktır.”[III] Dil bazı insanların veya zümrelerin değil, bütün bir milletin ortak malıdır. Bir milletin, bir vatanın dili onun her bölgesinde, her yerinde geçerli ortak memleket dilidir.
İnsanoğlu dil aracılığıyla yalnızca isteklerini değil, yapmayı planladığı şeyleri, duygularını dert ve neşelerini söze ve yazıya dönüştürebilir, insanları etkileyebilir, yönlendirebilir, çığırlar dönemler açabilir. “Dilin erişemeyeceği, anlatamayacağı düşünce, duygu yoktur; yeter ki gerekli anlatım gücüne sahip olunsun.”[IV] Dil yalnızca düşünceyi söze, yazıya dönüştürmekle kalmamakta, aynı zamanda onu biçimlendirmekte, etkilemektedir de. Dil sosyal ve milli bir kurumdur; dolayısıyla milleti oluşturan unsurların başında gelir.
Dil, seslerden müteşekkildir. Sesler yan yana gelerek sözcükleri ve sözcük öbeklerini meydana getirirler. Bu sesler elbette ki insan sesleridir. Dil bir milletin diğer milletlerden farklı olan terennümü ve konuşmasıdır. Dil bir milletin ses dünyasıdır. Dil düşüncenin aynasıdır. Onun için dil bir milletin düşünce sistemini gösterir. İkinci olarak dil milli hafızanın, milli hatıraların, duyguların ve düşüncelerin, bütün maddi ve manevi değerlerin, bütün buluş ve yaratışların müşterek hazinesidir.”[V] Dil insanları birbirine bağlayan bir bağdır.
Özetle dil millet denilen insan topluluğunun en önemli sosyal varlığıdır. Dil insana özgü bir yetenektir. İnsan zihnine yerleşmiş bir dile ait düzenin işleyişi konusu bugüne kadar yeterince aydınlatılamamıştır. Dilin işleyişi birçok ilkeye bağlıdır. Dil esas itibariyle ve ilk bakışta cümlelerden, sözcük gruplarından ve sözcüklerden ibarettir.
Ses ve Harf Nedir?
Ses parçalanamayan en küçük dil birliğidir. “En küçüğünden en büyüğüne kadar bütün dil birlikleri seslerden yapılır.”[VI] Seslerin tek başına anlamları yoktur. Sesler söylenilen, ağızdan çıkan, işitilen, yani konuşulan küçük dil birlikleridir; dili yazıya geçirmek için bu küçük birlikler birtakım işaretlerle karşılanır, bu işaretlere harf denir. Sesler yan yana gelerek sözcükleri meydana getirirler.
Sözcük Nedir?
“Bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluşan ve tek başlarına zihindeki belirli kavramlara karşılık olan somut veya soyut söz kalıplarına Sözcük denir. Dilin sözcükleri ya anlamlı ya da görevli dil birimlerinden oluşmuştur.”[VII]
Eylem Nedir?
Şekil bilgisinin addan sonra en önemli ögesi olan eylemler, iş ve hareket bildiren önemli sözlerdir. Eylemler, karşıladıkları hareketlerle zaman ve mekân kapsamı içinde, somut ve soyut nesne ve kavramlarla ilgili her türlü oluş, kılış, kılınış ve durumları bildirirler: al-, başla-, büyü-, getir-, ört-, tut-, uza-, yar-, yeşer- gibi.
Gramer konuları ne türlü bir sınıflandırmadan geçirilirse geçirilsin, bunların hepsinde eylemin yer aldığı görülür. Demek ki eylem, dilin vazgeçilmez temel birimidir. “Adlar gramer açısından kendi başlarına birer bağımsız nitelik taşıyan canlı, cansız, somut, soyut varlık ve nesnelerle kavramları karşılayan sözler oldukları hâlde, fiiller bağımsız değil, bağımlı söz türleridir. Çünkü bunlar tek başlarına kullanılamazlar. Karşıladıkları iş ve hareketler, ancak adlarla olan ilişkileri ile ortaya çıkar.”[VIII]
Yeme İçme Eylemleri
Yeme içme, türlü yiyecek ve içeceklerle beslenme anlamına gelir.
Yemek Nedir?
Birçok anlamda kullanılabilen bu kelime bizim incelememizde de soyut, somut ve mecaz anlamlarda kullanılmıştır. Başlıca anlamlarını şu şekilde sıralayabiliriz:
İsim olarak Yemek Sözcüğü:
-Yemek yeme, karın doyurma işi.
-Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam.
-Günün belirli saatlerinde yenilen besin.
-Çağrılıları ve konukları yemekle ağırlama.
Eylem olarak Yemek Sözcüğü:
-Ağızda çiğneyerek yutmak.
-Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek.[IX]
İçmek Nedir?
İçmek eylemi de farklı anlamları karşılayabilmektedir. Bunlardan bazıları şunlardır:
-Bir sıvıyı ağza alıp yutmak.
-Sigara, nargile vb. nin dumanını içe çekmek.
-Bir şey, bir sıvıyı içine çekmek, emmek.[X]

SUÇ VE CEZA’DA GEÇEN YEME İÇME EYLEMLERİ
Dünya edebiyatının en çok okunan, en büyük romanlarından biri olarak kabul edilen Suç ve Ceza’nın ilk iki yüz sayfasını değerlendirdiğim bu incelemede Bordo Siyah Klasik Yayınlar Yayınevi’nin İstanbul 2007 basımını esas aldım. Romanda incelediğim yeme içme eylemleri toplam 83 fişte topladım.
A. YEME EYLEMLERİ
Yedi grupta incelediğim yeme eylemleri aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır:
a. Yeme Eyleminin Gerçekleşmemesi Durumu: Bu grupta yeme eylemi gerçekleşmemiştir ya da gerçekleşememektedir. İhtiyari veya gayr-i ihtiyari olarak bu eylem gerçekleşmez. Burada 12 cümle içersinde geçen yeme eylemlerine dikkat çekmek istiyorum. Bu eylemler şunlardır:
×         Herhalde dünden beri bir şey yememiş olacaksın. (s.178)
×         Ev sahibesi kadın yemeğini keseli iki hafta oluyordu. (s.67)
×         Ah efendim, çocukların üç günden beri bir lokma ekmek bulamadıkları bir durumda, kızcağız ne yiyip içebilirdi ki? (s.53)
×         Günlerdir boğazından hiçbir şey geçmemiş olan çocukları ağlaşıyorlardı… (s.54)
×         Çocuklar ağlaşınca, açlıktan ağlaşsalar bile hemen onları dövmeye kalkar. (s.54)
×         Aç oturduğu halde, şu ana kadar gidip kadınla görüşmeyi aklına bile getirmemişti. (s.67)
×         Üç gündür ağzına lokma koymamış gibi büyük bir iştahla yemeye başladı. (s.184)
×         Sonra sığır eti de yiyemez!.. (s.198)
×         Ağzına hemen hemen iki gündür hiçbir şey koymamıştı. (s.35)
×         Sonra bu ani halsizliğini açlığına verdi. (s.42)
×         Yalnız, ne yaptın da onu sana yemek yollamayacak bir hale getirdin? (s.187)
×         Elbette mantar, hıyar gibi şeyler veremezsiniz! (s.198)
b. Yeme Eylemine Zemin Hazırlayan Durumlar: Bu grupta henüz gerçekleşmeyen yeme eylemlerinden söz edebiliriz. Yemek yenmek üzeredir ve bununla alakalı eylemler kullanılmıştır. Bu grupta 8 cümlede geçen eylemlerden söz edebiliriz, bunlar:
×         Ona hastanın ne yediğini anlattılar ve neler verebileceklerini sordular. (s.198)
×         Eski yerine oturarak yemeğinin geri kalanını yemeye ve birasını içmeye koyulan Razumihin… (s.185)
×         Sonra da ekmeği ve kaşığı aldı, yemeye başladı. (s.118)
×         Bu yalanları, beni evden kovmasınlar, yemek versinler diye uydurmuştum. (s.188)
×         Sen yemek yiyecek misin, ondan haber ver? (s.179)
×         Şimdi bir şey yemek ister misin? (s.180)
×         Biraz bir şey yemez misin? (s.118)
×         Meyhaneye girerek bir kadeh votka içti, arasında bir şeyler olan bir börek aldı. (s.100)
c. Niteliğine Göre Yeme Eylemleri: Bu grupta yeme eylemlerini nitelik yönünden bir sınıfa tabi tuttuk. Yenilen, yenilecek olan veyahut yenilemeyen/yenmeyen yemeklerin türüne göre sıraladığımız eylemler 6 cümle halinde verilmiştir:
×         Şişko kadın çatur çutur fındık kırıp yiyor, gülüyor. (s.105)
×         Kadın çatur çutur fındık kırıp yiyor, ara sıra da gülüyordu. (s.104)
×         Boşuna arpa yiyor. (s.103)
×         Böreğini sokakta bitirdi. (s.100)
×         Kuru ekmekle kalkar sofradan. (s.51)
×         Elbette mantar, hıyar gibi şeyler veremezsiniz! (s.198)
d. Niceliğine Göre Yeme Eylemleri: Bu grupta yeme eylemlerini nicelik yönünden bir sınıfa tabi tuttuk. Elbette ki nicel derken sayı ve miktar akla gelmekte fakat biz burada belirsiz olan ve akla miktar getiren sözcükleri de bu sınıfta değerlendirdik. Bu grupta toplam 3 cümle bulunmaktadır. Şöyle ki:
×         Üç gündür ağzına lokma koymamış gibi büyük bir iştahla yemeye başladı. (s.184)
×         Az ve iştahsız yedi, adeta mekanik bir hareketle üç dört kaşık çorba içti. (s.118)
×         Günlerdir boğazından hiçbir şey geçmemiş olan çocukları ağlaşıyorlardı. (s.54)
e. Mecaz Anlamda Kullanılan Yeme Eylemleri: Bu grupta değerlendirdiğimiz eylemler şekilce yeme eylemidir fakat anlamca başka şeyler çağrıştırmaktadır. Bu sınıfta deyimler de yer almaktadır. Şekilce farklı olan fakat anlamca yeme eylemini karşılayan sözcükler de bu grupta değerlendirilmiştir. Bu grupta 5 cümle verilmiştir:
×         Varsınlar birbirlerini çiğ çiğ yesinler. (s.96)
×         Boşuna kendini yiyip bitirecektin. (s.72)
×         Aradığımı da buldum ve tattım (hakaret ve gözyaşı anlamında kullanılmıştır). (s.60)
×         Ağzına hemen hemen iki gündür hiçbir şey koymamıştı. (s.35)
×         Sonra bu ani halsizliğini açlığına verdi. (s.42)
f. Yeme Eylemi Gerçekleşirken Bulunulan Durum: Bu grupta değerlendirilen eylemler yeme eyleminin gerçekleştiği anda içinde bulunulan fiziksel/ruhsal durumla alakalıdır. İki cümlede değerlendireceğiz:
×         Üç gündür ağzına lokma koymamış gibi büyük bir iştahla yemeye başladı. (s.184)
×         Az ve iştahsız yedi, adeta mekanik bir hareketle üç dört kaşık çorba içti. (s.118)
g. Haber (Bildirme) Kiplerine Göre Yeme Eylemleri: Bu grupta da yukarıdaki sınıflandırmalar içinde değerlendirilemeyen eylemleri incelemeye çalışacağız. Yemek eylemleri bu grupta dört başlık altında incelenecektir:
1. Geniş Zamanda Kullanılan Yeme Eylemleri: Bu eylemlerde bir genel durum söz konusudur. Her zaman yapılan işlerde bu kip kullanılmıştır. Bu eylemler 6 cümle üzerinde inceleyelim:
×         Biraz bir şey yemez misin? (s.118)
×         Şimdi bir şey yemek ister misin? (s.119)
×         Kuru ekmekle kalkar sofradan. (s.51)
×         Sonra sığır eti de yiyemez. (s.198)
2. Şimdiki Zamanda Kullanılan Yeme Eylemleri: Bu eylemlerde o anda yapılan yeme eylemi söz konusudur:
×         Çünkü dört günden beri ne bir şey yiyorsun ne de içiyorsun! (s.181)
×         Boşuna arpa yiyor. (s.103)
×         Kadın çatur çutur fındık kırıp yiyor, ara sıra da gülüyordu. (s.104)
×         Sevgili Rodya, şimdi her gün burada böyle yemek yiyorum. (s.185)
×         Şişko kadın çatur çutur fındık kırıp yiyor, gülüyor. (s.105)
3. Gelecek Zamanda Kullanılan Yeme Eylemleri: Burada ya yeme eylemi henüz gerçekleşmemiştir ya da eylem şeklen bu kipte çekimlenmiştir:
×         Sen yemek yiyecek misin, ondan haber ver? (s.179)
4. Geçmiş Zamanda Kullanılan Yeme Eylemleri: Bu grupta da yeme eylemi daha önce gerçekleşmiştir. Burada hem Görülen Geçmiş Zaman hem de Duyulan Geçmiş Zaman kiplerine yer vereceğiz:
×         Ağzına hemen hemen iki gündür hiçbir şey koymamıştı. (s.35)
×         Aradığımı da buldum ve tattım. (s.60)
×         Ona hastanın ne yediğini anlattılar ve neler verebileceklerini sordular. (s.198)
×         Bir şeyler yedi mi? (s.198)
×         Herifin biri yemek yemiş, parasını vermek istememiş. (s.158)
×         Böreğini sokakta bitirdi. (s.100)

B. İÇME EYLEMLERİ
Yedi grupta incelediğim içme eylemleri aşağıdaki gibi sınıflandırılmıştır:
a. İçme Eyleminin Gerçekleşmemesi Durumu: Bu grupta içme eylemi gerçekleşmemiştir ya da gerçekleşememektedir. İhtiyari veya gayr-i ihtiyari olarak bu eylem gerçekleşmez. Burada 4 cümle içersinde geçen içme eylemlerine dikkat çekmek istiyorum. Bu eylemler şunlardır:
×         Uzun zamandır votka içmemişti. (s.100)
×         Aşırı içki içebilir, ama ağzına bir damla koymadan da edebilirdi. (s.98)
×         Çaya hiç dokunmamıştı. (s.118)
×         Üstüne üslük susuzluktan yanıyordu. (s.42)
b. İçme Eylemine Zemin Hazırlayan Durumlar: Bu grupta henüz gerçekleşmeyen yeme eylemlerinden söz edebiliriz. Yemek yenmek üzeredir ve bununla alakalı eylemler kullanılmıştır. Bu grupta11 cümlede geçen eylemlerden söz edebiliriz, bunlar:
×         Daha bir hafta önce kavga ettiği ev sahibemiz Amaliya Fyodorovna’yı kahve içmeye çağırdı. (s.57)
×         Nastasya’cığım, bira ister misin? (s.185)
×         Çay içer miydin? (s.148)
×         Dur hele Nikolay, bir şey içmeyecek misin? (s.204)
×         Eski yerine oturarak yemeğinin geri kalanını yemeye ve birasını içmeye koyulan Razumihin… (s.185)
×         Ondan ‘iki banknot’ almış, evine dönerken kötü bir meyhaneye uğrayıp bir çay ısmarlamış ve derin birtakım düşüncelere dalmıştı. (s.113)
×         Bardağına içki koydu, hepsini içti ve duraksadı. (s.47)
×         Bir bira istedi. (s.42)
×         Canı soğuk bir bira içmek istedi. (s.42)
×         Kendisini iyi karşıladık, kahve ikram ettik. (s.75)
×         Sağ eliyle de bir kaşık çorba alıp, yanmasın diye önceden birkaç kez üfledikten sonra arkadaşının ağzına götürdü. (s.184)
c. Niteliğine Göre İçme Eylemleri: Bu grupta içme eylemlerini nitelik yönünden bir sınıfa tabi tuttuk. İçilen, içilecek olan veyahut içilemeyen/içilmeyen içeceklerin türüne göre sıraladığımız eylemler 6 cümle halinde verilmiştir:
1. Alkolsüz İçecekler Kullanılarak Oluşturulmuş Eylemler: Bu sınıfta içme eylemiyle birlikte kullanılan içilen nesneler niteliklerine göre alkolsüzdür. Bu grupta 10 cümle inceleyeceğiz:
×         Anlaşılan iskambil oynuyorlar, çay içiyorlardı. (s.62)
×         Herkes yemek yiyor, Raskolnikov ise sürekli su içiyor, hem de oracıkta, yanı başında şırıl şırıl akan bir ırmaktan su içiyordu. (s.118)
×         Bir parti bilardo oynamış, şimdi de çay içmeye koyulmuşlardı. (s.113)
×         Yalnız bir yudum soğuk su içtiğini ve maşrapadaki suyu da göğsüne boşalttığını biliyordu. (s.179)
×         Çay içer miydin? (s.148)
×         Yalnız birkaç kaşık çay içirebildik. (s.181)
×         On kaşık kadar çay içtikten sonra, birdenbire başını kurtardı. (s.185)
×         … çay kaşığıyla ona çay içirmeye başladı. (s.185)
×         Nastasya, çay tabağını elinde tutuyor, çayını ‘kıtlama’ içiyordu. (s.186)
×         Daha bir hafta önce kavga ettiği ev sahibemiz Amaliya Fyodorovna’yı kahve içmeye çağırdı. (s.57)
2. Alkollü İçecekler Kullanılarak Oluşturulmuş Eylemler: Bu grupta hem alkollü içkinin türünün belirtildiği cümleler hem de sadece içme eylemi kullanılmış fakat anlamca alkollü bir içki içildiği anlaşılan cümleler inceleyeceğiz:
2a. Yalnızca İçme Eylemi Kullanılanlar: Bu grupta ‘içki’ kelimesi geçmeden içmek eylemi kullanılmıştır. Anlamdan çıkarılan sonuca göre içilen nesnenin alkollü bir içki olduğu anlaşılmaktadır. Bu grupta 9 cümle inceleyeceğiz:
×         Ne kadar çok içersem öylesine çok hissediyorum. (s.50)
×         İçiyorum, çünkü acı çekmek istiyorum. (s.50)
×         İçmiştim çünkü. (s.205)
×         Sen de onunla içtin ha! (s.64)
×         İşte içiyorum, içtim bile! (s.59)
×         Kendini salmış, bitkin bir hali vardı, ama içtikçe çenesi açılıyordu. (s.56)
×         Sen de onunla içtin, değil mi? (s.64)
×         Sonra birdenbire kadehini hızlı hızlı doldurdu, bir yudumda içti. (s.54)
×         Herhalde bir yerlerde içirip tuzağa düşürmüşler. (s.93)
2b. Alkollü Bir İçki İçildiği Açıkça Belli Olan Eylemler: Bu grupta sadece ‘içki’ sözcüğü geçen cümleler, mecaz anlamlı içme eylemleri ve özel adlarıyla alkollü içecek isimleri verilenler mevcuttur. Bu maddeyi de iki sınıfa ayırmak mümkündür:
×         ‘İçki’ Sözcüğü İçerenler:
×         Bardağına içki koydu, hepsini içti ve duraksadı. (s.47)
×         Bu yüzden topu topu bir kadeh içmiş olmasına rağmen, içki hemen etkisini gösterdi. (s.100)
×         Arada bir önündeki içkisinden bir yudum alarak çevresindekilere göz atıyordu. (s.42)
×         Aşırı içki içebilir, ama ağzına bir damla koymadan da edebilirdi. (s.98)
×         İçkide acı ve duygu aradığım için içiyorum. (s.50)
×         Mecaz Anlamlı İçme Eylemleri:

×         Duneçka, özellikle Svidrigaylov, ordudan kalma bir alışkanlıkla kafayı çektiği zamanlar, kendini pek mutsuz hissediyordu. (s.171)
×         İlk bardağı hırsla yuvarladı. (s.42)
×         Kendimi içkiye verdim. (s.52)
×         Bu Nikolay, içici bir adam olmamasına rağmen ara sıra kafayı çekmesini sever. (s.203)
×         Üst üste iki kadeh yuvarladı, paranın üstünü cebine atarak çıkıp gitti. (s.203)

×         İçkinin Türüne Göre İçme Eylemleri:
a. Votka:
×         Meyhaneye girerek bir kadeh votka içti, arasında bir şeyler olan bir börek aldı. (s.100)
×         Uzun zamandır votka içmemişti. (s.100)
b. Bira:
×         Canı soğuk bir bira içmek istedi. (s.42)
×         Bir bira istedi. (s.42)
×         Eski yerine oturarak yemeğinin geri kalanını yemeye ve birasını içmeye koyulan Razumihin… (s.185)
×         Nastasya’cığım bira ister misin? (s.185)
×         İçinde bir bardak kadar bira kalmış şişeyi aldı, göğsündeki ateşi söndürmek ister gibi hepsini bir yudumda büyük bir hazla içti. (s.192)
3. Yoğun Kıvamlı İçecekler Kullanılarak Oluşturulmuş Eylemler: Burada bahsi geçen içecek türü çorca vs. dir:
×         Delikanlı, getirilen çorbayı içmeye koyuldu. (s.67)
×         Az ve iştahsız yedi, adeta mekanik bir hareketle üç dört kaşık çorba içti. (s.118)
4. Dumanı İçe Çekilerek Gerçekleşen İçme Eylemleri:
×         Bu haline bakmadan, yanında sigara içiyorum diye de bana kafa tutuyor. (s.159)
×         Üstelik de bağırıp çağırmakla, sigara içmekle hepimizi hiçe sayıyorsunuz! (s.154)
d. Niceliğine Göre İçme Eylemleri: Bu grupta içme eylemlerini nicelik yönünden bir sınıfa tabi tuttuk. Elbette ki nicel derken sayı ve miktar akla gelmekte fakat biz burada belirsiz olan ve akla miktar getiren sözcükleri de bu sınıfta değerlendirdik. Bu grupta toplam 16 cümle bulunmaktadır. Şöyle ki:
×         İçinde bir bardak kadar bira kalmış şişeyi aldı, göğsündeki ateşi söndürmek ister gibi hepsini bir yudumda içti. (s.192)
×         Sonra, ikinci ve üçüncü kaşıkları da yuttu. (184)
×         Aşırı içki içebilir, ama ağzına bir damla koymadan da edebilirdi. (s.98)
×         Arada bir önündeki içkisinden bir yudum alarak çevresindekilere göz atıyordu. (s.42)
×         Ama Razumihin birkaç kaşık içirdikten sonra birdenbire durdu. (s.184)
×         On kaşık kadar çay içtikten sonra, birdenbire başını kurtardı. (s.185)
×         Sonra birdenbire kadehini hızlı hızlı doldurdu, bir yudumda içti. (s.54)
×         Meyhaneye girerek bir kadeh votka içti, arasında bir şeyler olan bir börek aldı. (s.100)
×         Raskolnikov büyük bir istekle ilk kaşığı içti. (s.184)
×         Yalnız birkaç kaşık çay içirebildik. (s.181)
×         Bu yüzden, topu topu bir kadeh içmiş olmasına rağmen, içki hemen etkisini gösterdi. (s.100)
×         Üst üste iki kadeh yuvarladı, paranın üstüne cebine atarak çıkıp gitti. (s.203)
e. Mecaz Anlamda Kullanılan İçme Eylemleri: Bu grupta değerlendirdiğimiz eylemler şekilce içme eylemidir fakat anlamca başka şeyler çağrıştırmaktadır. Bu sınıfta deyimler de yer almaktadır. Şekilce farklı olan fakat anlamca yeme eylemini karşılayan sözcükler de bu grupta değerlendirilmiştir. Bu grupta 9 cümle verilmiştir:
×         Mitrey bana, Nikolay’ın kendini içkiye verdiğini, şafak sökerken sarhoş bir halde eve geldiğini… (s.204)
×         Aradığımı da buldum ve tattım. (s.60)
×         Bu Nikolay, içici bir adam olmamasına rağmen ara sıra kafayı çekmesini sever. (s.203)
×         Kendimi içkiye verdim. (s.52)
×         İlk bardağı hırsla yuvarladı. (s.42)
×         Çaya hiç dokunmamıştı. (s.118)
×         Üstüne üslük susuzluktan yanıyordu. (s.42)
×         Duneçka, özellikle Svidrigaylov, ordudan kalma bir alışkanlıkla kafayı çektiği zamanlar, kendini pek mutsuz hissediyordu. (s.71)
×         Üst üste iki kadeh yuvarladı, paranın üstünü cebine atarak çıkıp gitti. (s.203)
f. İçme Eylemleri Gerçekleşirken Bulunulan Durum: Bu grupta değerlendirilen eylemler içme eyleminin gerçekleştiği anda içinde bulunulan fiziksel/ruhsal durumla alakalıdır. İki cümlede değerlendireceğiz:
×         Nastasya, çay tabağını elinde tutuyor, çayını ‘kıtlama’ içiyordu. (s.186)
×         Az ve iştahsız yedi, adeta mekanik bir hareketle üç dört kaşık çorba içti. (s.118)
×         İlk bardağı hırsla yuvarladı. (s.42)
×         Duneçka, özellikle Svidrigaylov, ordudan kalma bir alışkanlıkla kafayı çektiği zamanlar, kendini pek mutsuz hissediyordu. (s.71)
×         İçinde bir bardak kadar bira kalmış şişeyi aldı, göğsündeki ateşi söndürmek ister gibi hepsini bir yudumda içti. (s.192)
×         Arada bir önündeki içkisinden bir yudum alarak çevresindekilere göz atıyordu. (s.42)
×         Raskolnikov büyük bir istekle ilk kaşığı içti. (s.184)
g. Haber (Bildirme) Kiplerine Göre İçme Eylemleri: Bu grupta da yukarıdaki sınıflandırmalar içinde değerlendirilemeyen eylemleri incelemeye çalışacağız. İçme eylemleri bu grupta dört başlık altında incelenecektir:
1. Geniş Zamanda Kullanılan İçme Eylemleri: Bu eylemlerde bir genel durum söz konusudur. Her zaman yapılan işlerde bu kip kullanılmıştır. Bu eylemler 2 cümle üzerinde inceleyelim:
×         Çay içer miydin? (s.148)
×         Nastasya’cığım, bira ister misin? (s.185)
2. Şimdiki Zamanda Kullanılan İçme Eylemleri: Bu eylemlerde o anda yapılan içme eylemi söz konusudur:
×         Bu haline bakmadan, yanında sigara içiyorum diye de bana kafa tutuyor. (s.159)
×         Herkes yemek yiyor, Raskolnikov ise sürekli su içiyor, hem de oracıkta, yanı başında şırıl şırıl akan bir ırmaktan su içiyordu. (s.118)
×         Anlaşılan iskambil oynuyorlar, çay içiyorlardı. (s.62)
×         İşte içiyorum, içtim bile!.. (s.59)
×         İçiyorum, çünkü acı çekmek istiyorum. (s.50)
×         Nastasya, çay tabağını elinde tutuyor, çayını ‘kıtlama’ içiyordu. (s.186)
3. Gelecek Zamanda Kullanılan İçme Eylemleri: Burada ya içme eylemi henüz gerçekleşmemiştir ya da eylem şeklen bu kipte çekimlenmiştir:
×         Dur hele Nikolay, bir şey içmeyecek misin? (s.204)
4. Geçmiş Zamanda Kullanılan İçme Eylemleri: Bu grupta da yeme eylemi daha önce gerçekleşmiştir. Burada hem Görülen Geçmiş Zaman hem de Duyulan Geçmiş Zaman kiplerine yer vereceğiz:
×         Kendisini iyi karşıladık, kahve ikram ettik. (s.75)
×         Bu yüzden, topu topu bir kadeh içmiş olmasına rağmen, içki hemen etkisini gösterdi. (s.100)
×         Yalnız birkaç kaşık çay içirebildik. (s.181)
×         Meyhaneye girerek bir kadeh votka içti, arasında bir şeyler olan bir börek aldı. (s.100)
×         Sonra birdenbire kadehini hızlı hızlı doldurdu, bir yudumda içti. (s.54)
×         Sonra ikinci ve üçüncü kaşıkları da yuttu. (s.184)
×         Üst üste iki kadeh yuvarladı, paranın üstünü cebine atarak çıkıp gitti. (s.203)
×         Çaya hiç dokunmamıştı. (s.118)
×         Sen de onunla içtin, değil mi? (s.64)
×         Uzun zamandır votka içmemişti. (s.100)
×         Sen de onunla içtin ha! (s.64)
×         İçmiştim çünkü. (s.205)
C. YEME İÇME EYLEMLERİNİN BİRLİKTE KULLANILDIĞI DURUMLAR
Burada yeme ve içme eylemleri ikileme ya da buna benzer şekillerde yer alırlar. Sadece yeme veya sadece içme eylemi barındırmadıkları için bu cümleleri farklı bir sınıfta değerlendirdik.
a. Şekilce Yeme İçme Eylemlerinin Birlikte Kullanıldığı Durumlar: Bu sınıfta yeme içme eylemleri kelime itibariyle cümlede mevcuttur. Bu durumu dört cümlede inceleyeceğiz:
×         Evimizde bedavadan yiyip içip yatıyor, ısınıyorsun! (s.53)
×         Ne yiyip ne içiyoruz… (s.52)
×         Çünkü dört günden beri ne bir şey yiyorsun ne de içiyorsun! (s.181)
×         Ah efendim, çocukların üç günden beri bir lokma ekmek bulamadıkları bir durumda, kızcağız ne yiyip içebilirdi ki? (s.53)
b. Anlamca Yeme İçme Eylemlerinin Birlikte Kullanıldığı Durumlar: Bu sınıfta da şeklen yeme ve içme eylemi yoktur ancak sözcüğün anlamı bize bunu çağrıştırmaktadır. Bu durumu tek örnekle belirtmeye çalışacağız:
×         Ne şanssızlık, ben de bugün yeni eve taşınmanın şerefine arkadaşlara bir ziyafet çekiyorum. (s.198)
D. EYLEMLERİN BELİRSİZ OLDUĞU DURUMLAR
Bu sınıfta da eylemlerin hem yeme hem de içme özellikleri olduğu durumlar söz konusudur. Ancak hangisinin olduğunu kestiremediğimiz için bu grupta değerlendirmeyi uygun gördük. Bu durum için de tek örnek vermekle yetineceğiz:
×         Kadın bana yürekten ikramda bulunuyor. (s.185)
SONUÇ
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı romanının ilk iki yüz sayfasından yola çıkarak hazırlamış olduğumuz incelemede yeme içme eylemlerinin birçok farklı anlama gelebileceğini ve şeklen farklı görünen eylem ya da isimlerin de yeme ve içmeyle alakalı olabileceğini gördük. Yeme ve içme eylemlerini farklı sınıflarda ve alt başlıklarla birlikte değerlendirdik. Toplam 83 fişte topladığımız yeme içme eylemlerini genel hatlarıyla dört gruba ayırdık. Bu grupları da ayrılabileceği en küçük alt birimlere ayırdık. Ve gördük ki günlük hayatın çok içinde olan bu eylemler incelenmeye kalkışıldığında çok önemli ve farklı özelliklere sahip olabiliyorlar.



[I] Seda ÖZTÜRK, Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi.
[II] Prof. Dr. Doğan AKSAN, Türk Dili ve Edebiyatı Dil Anlam Sözcük, Anadolu Üniversitesi Yayınları, s.2.
[III] Prof. Dr. Muharrem ERGİN, Türk Dili, Bayrak Yayınları, s.8.
[IV] Prof. Dr. Doğan AKSAN, a.g.e. , s.4.
[V] Prof. Dr. Muharrem ERGİN, a.g.e. , s.20.
[VI] Prof. Dr. Muharrem ERGİN, a.g.e. , s.73.
[VII] Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ, Türkiye Türkçesi Grameri (Şekil Bilgisi), Türk Dil Kurumu Yayınları:827, s.6.
[VIII] Prof. Dr. Zeynep Korkaz, a.g.e. , s.527.
[IX] Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1998
[X] Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1998

YERALTI

YERALTINDAN NOTLAR HAKKINDA                        GİRİŞ             Romanın ortaya çıkışı Avrupa’nın Rönesans’la yaşadığı bü...