YERALTINDAN NOTLAR HAKKINDA
GİRİŞ
Romanın
ortaya çıkışı Avrupa’nın Rönesans’la yaşadığı büyük dönüşümle yakından
ilgilidir. Bu dönüşüm, feodal dönemdeki sınıf yapısının yarattığı, toplumda
içten içe başlayan bir değişimi ve burjuvazinin ortaya çıkışını içerir.
Burjuvazinin yükseliş nedenleri romanın felsefesinin oluşumunda etkili
olmuştur.
Roman,
yeni dünya düzeninin, bilgiyle donanmış, görünen gerçekliğin dışında olanı
şüpheyle karşılayan insanın bir birey olarak kendi başına kalışından kendini
dışa vurmanın yolu ve biçimi olmuştur.[1]
Romanın
altın çağı olarak kabul edilen 19. yüzyıla damgasını vuran büyük isimlerden
biri de şüphesiz Dostoyevski’dir. 1821-1881 yılları arasında yaşayan
Dostoyevski, felsefe ve psikolojiye olan katkılarının yanında Varoluşçuluk
düşüncesinin de öncüsü sayılmıştır. İnsanın gizli kalmış yönlerini, kendi
halkından yola çıkarak evrensel değerler çerçevesinde inceler. Yazarın
Sibirya’ya sürgün olarak gönderilmesinin sonucu olarak fikirlerinde,
dolayısıyla edebi görüşünde büyük değişiklikler olmuştur. Din ve ahlaki açıdan
yaşadığı büyük dönüşümler, onun romanlarında yankısını bulur.
Stefan Zweig, Dostoyevski için; Kim kendini tanıyorsa onu da iyi tanıyordur[2],
der. 1844’te İnsancıklar romanıyla
edebiyat çevrelerinde tanınmaya başlar. Dönemin ünlü eleştirmeni Belinski, Gogol’ü de geçecek… Bundan önceki bütün
edebiyatı gölgede bırakacak bir dehayla karşı karşıyayız. Sözleriyle
Dostoyevski’nin büyük başarısını öngörmüştür.
Dostoyevski’nin romanlarındaki
olayların meydana geldiği mekânlar kendi aralarında çatışmalı ve gerilimli iki
düzlemden oluşmaktadır. Bu çatışma halinde olan mekânlardan biri “yeraltı”
diğeri ise kimi durumlarda yeraltına kaynaklık eden ama gerçekte ona karşıt,
boşluktan ziyade dolulukla yüklü olan “şölen” alanıdır. Şunu da belirtmek
gerekir ki yeraltının çatışma halinde olduğu karşıt mekânla olan sınırları
birbirinden kesin çizgilerle ayrılamamaktadır. Dostoyevski’nin romanlarında hor
görülen, aşağılanan ve ezilen sıradan insanların kendilerine kötü davranan ya
da kendilerini yok sayan insanlardan uzaklaşıp çekildiği bu köşe, karanlık ve
puslu, havasız ve basık, son derece pis, kiralık odalardır. Rutubetli ve
mezardan farksız bu izbe odalarda kanayan yaralarını dindirmeye çalışan bu
insanların yaraları sonuna kadar mağrur oluşlarıyla ilişkilidir.[3]
Yeraltından
Notlar Üzerine Bir Tahlil Denemesi
1864
yılında yayımlanan roman şekil itibariyle iki ana bölümden oluşur. Yeraltı adlı ilk bölümde, kırk yıl
“yeraltı” adını verdiği evinde, kendi evreninde yaşayan ana karakterin
fikirleri derinlemesine açıklanır. Bu ana bölüm de kendi içerisinde on bir alt
bölüme ayrılır. Bu alt bölümlerin sayfa sayıları hemen hemen birbirine eşittir.
Kitabın ikinci ana bölümü ise, Sulusepkene
Dair adını taşır. Yer altı adamının kendi dünyasına kapanmadan önce
yaşadığı bazı olayların anlatıldığı bu bölüm ise on alt bölüme ayrılır. Alt
bölümler sayfa sayıları bakımından belirgin farklılıklar göstermez. Ana
bölümlerin sayfa sayılarına bakıldığında, ilk bölüm olan Yeraltı’nın kırk bir sayfa, Sulusepkene
Dair adlı bölümün ise doksan dört sayfa olduğu görülür. Fikir ağırlıklı ilk
bölüm, olay ağırlıklı ikinci bölümün yarısından daha azdır. Yeraltı bölümünün girişinde, yazarın
aşağıdaki notu önem taşır,
Gerek
“Notlar” yazarının, gerek “Notlar”ın tamamen hayal mahsulü olduğu şüphesizdir.
Bununla beraber, çevremizdeki insanlar üzerinde biraz düşünülürse, bu notların
yazarı gibi şahısların aramızda bulunmasının yalnız mümkün değil, muhakkak
olduğu anlaşılır. Ben sadece pek yakın bir zamanın sıradan bir tipini daha açık
olarak kamu huzuruna çıkarmak istedim. Bu, henüz hayatta olan kuşağın
tiplerinden biridir. “Yeraltı” adı verilen bölümde bu şahıs kendisini,
fikirlerini tanıtırken, neden muhitimizde yer aldığını ve bunun neden
kaçınılmaz olduğunu açıklamak ister gibidir. İkinci bölümdeyse, bu şahsın
hayatına ait bazı olayları anlatan gerçek “Notlar” yer almaktadır. Fyodor
Dostoyevski[4]
Sulusepkene
Dair isimli ikinci ana bölümün girişinde ise, N. A. Nekrasov’un bir
şiirinden yapılmış bir alıntı vardır. Ruh, kötülük ve vicdan kavramlarının
yoğunlukta olduğu şiir, romanın sonuyla da yakından ilişkilidir.
Romanda, sebep-sonuç ilişkisiyle
birbirine bağlanmış olayların bütününe olay örgüsü denir. Forster’a göre, romanı
roman yapan, kişilerin gizli duygu ve düşüncelerini de ele alabilmesidir.[5] Yeraltından Notlar’da da ilk bölüm tamamen, merkezi şahsın kişisel
fikirlerini içerir. Toplum ve insanlara dair düşünceleri, hisleri ve özel
yaşamıyla şahsın tanıtıldığı bu bölümde herhangi bir olay bulunmaz. Esasında,
birinci ana bölüm ikinciyi kapsar niteliktedir. Çünkü kahraman, kendinden
bahsettikten sonra daha önce yaşadığı bazı olayları bu bölümde anlatır.
Dolayısıyla, ikinci bölümün hemen hemen hepsi bir çerçeve hikâye özelliği
taşımaktadır. Olay örgüsüne bakıldığında, üç belirleyici olay göze çarpar.
Bunlardan biri, diğerlerinden bağımsız olup yer altı adamının yirmi dört
yaşındayken başından geçen bir olaydır. Diğer ikisi ise, birbiriyle
bağlantılıdır. Yeraltı adamının hastalıklı gururu ve aşağılanmışlık hissiyle
bağıntılı olan ilk olay kahramanın bir subaya her karşılaştıklarında yol
vermesiyle başlar. Bu durumu kendi zihninde büyütüp bir hakaret boyutuna
taşıyan yeraltı adamı yaklaşık iki sene boyunca söz konusu subaydan intikam
almaya çalışır. İkinci olay, yer altı adamının arkadaş çevresiyle alakalıdır. Arkadaşlarından
nefret etmesine rağmen, küçük görüldüğünü bildiği için onlarla birlikte bir
kutlamaya katılarak elinden geldiğince kendine göre intikam almaya çalışır.
Üçüncü olay, buna bağlantılı olarak, yer altı adamının arkadaşlarıyla birlikte
gittiği yemekten sonra, onları takip etmek için gittiği bir randevu evinde
tanıştığı Liza’yla olan ilişkisidir. Kahraman, Liza’yı kendinden küçük gördüğü
için, diğer insanlara olan nefretinin acısını ondan çıkarmaya çalışır.
Öykü,
“olayların zaman sırasına göre düzenlenerek” anlatılmasıdır. Olay örgüsü de
olaylar üstüne kurulur, ancak burada üstünde durulan nokta, olaylar arasındaki
neden sonuç ilişkisidir.[6]
Bu
durumda, ikinci ana bölümdeki öykünün, birinci ana bölüme neden olduğu
söylenebilir. Sulusepkene Dair
kahramanın mizacını belirleyen olayların birkaçını ihtiva eden bölümdür. Bu
olaylar, kahramanın yeraltına bir daha çıkmamak üzere kendini kapatmasının
nedenleridir.
Romanın ana karakteri, elbette ki,
yeraltı adamıdır. Romanda adı geçmeyen karakter, Dostoyevski’nin yaratmış
olduğu bir anti-kahraman özelliği taşır. Kendini, kötü, suratsız, eğitimli,
karaciğer hastası, inatçı, kırk yaşında, yirmi yıldır hasta olan eski bir memur
sıfatlarıyla tanımlar. Ana karakter, kabadır, kaba olmaktan zevk alır.
Petersburg’da yaşar. Kitabın ikinci ana bölümünün son ara bölümünde yeraltı adamı
vasıtasıyla kahramanın niteliği açıklanır;
Yani
bu, edebi bir eserden ziyade günahlarımın kefaretini ödemek oldu. Bir köşeye
çekilip ahlak bozukluğumla bütün bir ömrü nasıl heba ettiğimi, kötücül, boş
gururum yüzünden yaşayan âlemle her türlü bağı keserek nasıl yeraltına
çekildiğimi uzun bir öykü gibi anlatmanın hiçbir ilginç yanı yok elbette; hem
romanda bir kahraman olmalıdır, halbuki benimkinde bir kahramanın tersi olan ne
kadar özellik varsa kasten bir antikahramanda toplanmış.[7]
Metindeki
ikinci önemli karakter ise, yeraltı adamının öfkesini yöneltebildiği tek kişi
olması yönüyle Liza’dır. Genç bir fahişe olan Liza, yeraltı adamıyla
tanıştıktan sonra, onun sözlerine inanarak, yaşadığı hayattan kurtulabileceğine
inanır.
Metindeki diğer kişiler, yer altı adamının
nefretinin büyük bir kısmını üzerlerinde toplayan uşağı Apollon ve eski okul
arkadaşı Zverkov’dur. Simonov, Ferfiçkin ve Trudolyubov ise, geri plandaki
kişiler olarak metinde yer alır.
Yeraltından
Notlar, 1864 yılında, Epoha (Çağ) dergisinin
Ocak, Şubat, Nisan sayılarında yayımlanmıştır. Metinde reel zaman 1864 yılıdır.
Bu tarihte romanın ana karakteri kırk yaşındadır. Kitabın tamamında bu tarihten
söz etmek yanlış olmaz. Romanın ikinci bölümündeyse, geçmişe gidilir. Sulusepkene Ait adlı ana bölümün ilk ara
bölümünde yer altı adamı yirmi dört yaşındadır. Aynı bölümün sonunda aradan iki
sene daha geçmiş ve karakter yirmi altı yaşına gelmiştir. Yani ikinci bölümde
yer alan olaylar 1848 yılında başlar, aradan iki sene geçer. Birinci ara
bölümden sonra ise zamana dair herhangi bir ipucu görülmez. Yer altı adamının
arkadaşlarıyla buluştuğu zamanın okuldan mezun olduktan üç sene sonra olduğu
söylenir. Bunun dışında, yer altı adamının arkadaşlarıyla buluştuğu ve Liza’yla
tanıştığı geceden sonra en az üç gün geçer.
Romanda geniş mekân Petersburg’dur.
Bunun en önemli sebebi, Dostoyevski’nin birçok romanında olduğu gibi, bu
romanda da moderniteye ve batıya bakış açısıdır. Batılılaşma ve modernitenin
Rusya’daki en somut temsili Petersburg’dur. Rusya’nın batılılaşmasına karşı bir
yazar olan Dostoyevski, bu romanda da mekân olarak, yapay bir kent olan
Petersburg’u seçer. Dar mekânlar, elbette ki yeraltı adamının evi, arkadaşı
Simonov’un evi, arkadaşlarıyla gittikleri restorant ve Liza ile tanıştığı
randevu evidir. Mekân seçimi, Dostoyevski’de ruh durumuyla oldukça ilintilidir.
Bu romanda da yeraltı adamının karanlık ve kötücül mizacıyla ilişkili olan dar,
kasvetli ve karanlık mekânlar tercih edilmiştir.
Romanda birinci tekil kişi anlatımı
kullanılır. Anlatılan her şey, yeraltı adamının okuyucuya söyledikleridir.
Olaylara ve dünyaya onun bakış açısından bakılır. Birinci bölümde, kahraman
düşüncelerini, ikinci bölümde ise bu düşüncelerle ilişkili olarak başından
geçenleri anlatır. Metin bu yönüyle otobiyografik özellikler taşımaktadır.
Ayrıca, metinde iç monolog tekniğinin de kullanıldığını söylemek yanlış olmaz.
Ana karakter her ne kadar okuyuculara hitap etse de notları kendi için, kendi
günahının kefaretini ödemek için yazar. Okuyuculara hitap, sadece üslup
özelliğidir. Zihnindekileri kâğıda döker. Zaman zaman yazdığı bir cümleden
vazgeçer, onu düzeltir ya da ayrıntılı olarak açıklar.
SONUÇ
Dostoyevski
klasik romanın en büyük ve önemli isimlerinden biri olup, modern romana da
kaynaklık etmiştir. Yeraltından Notlar, reel
dünyadan kendini soyutlamış, bunu huzurlu olmak için bir kurtuluş saymış bir
adamın iç çatışmalarını, dünyadaki yerini ve hezeyanlarını anlatırken; 19.
yüzyıl Rus aydınına, moderniyete, batı hayranlığına büyük eleştiriler getirir.
Yeraltından
Notlar, Dostoyevski’nin en büyük yapıtlarına fikir yönüyle ışık tutmuş,
kaynaklık etmiştir. Diğer romanlarında işlediği felsefi, psikolojik temelli
konuların Notlar’da yoğun olarak
işlenmiştir. Dostoyevski’nin romanları her ne kadar klasik olarak kabul edilse
de modern edebiyata önemli katkılar sağladığı, kapılar açtığı muhakkaktır. Bu
romanda da felsefe, özgür irade, kötülük, bireyin yalnızlaşması ve
yabancılaşması derinden işlenir. Varoluşçuluk düşüncesine ve bu felsefenin
temellendirdiği edebiyata çok önemli veriler sağlamıştır. Albert Camus başta
olmak üzere, birçok varoluşçu edebiyatçıyı ve düşünürü etkileyen bu kısa roman,
Dostoyevski’nin yaşamından da izler taşır. Onun bu romanı, kırk yaşındayken
yazdığı da bilinmektedir.
Büyük gururu ve aşağılanmışlık hissinin
bir bünyede var olmasının doğal neticesi olarak yeraltı adamı, tüm insanlıktan,
özellikle kendinden nefret eder. Böylece, kimseye tahammül etmek zorunda
kalmadığı, kendi dünyasına, yeraltına çekilir.
Yeraltından
Notlar’da dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise, modernite
eleştirisine bağlı olarak gelişen insanın rasyonel bir varlığa
dönüştürülmesinin saçmalığıdır. Dostoyevski, bilimsel verilerin kesinliğinin ve
aklın insanın özgürlüğüne müdahale ettiği görüşündedir. Eğer her şey bilime
indirgenirse, insanın özgürlüğünden söz edilemez.
DİPNOTLAR
[1] Nihayet
Arslan, Türk Romanının Oluşumu: Dış
Gerçeklik Açısından Bir İnceleme, Phoenix Yayınevi, Ankara 2007, s.17.
[2] Stefan
Zweig, Üç Büyük Usta
Balzac-Dickens-Dostoyevski, Çev. Nafer Ermiş, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, 11. Basım, İstanbul 2012, s.86.
[3] Nietzche
ve Dostoyevski’de İnsan Problemleri
[4] Fyodor
Mihayloviç Dostoyevski, Yeraltından
Notlar, Çev. Nihal Yalaza Taluy, 8. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür
Yayınları, İstanbul 2013, s.1.
[5] E. M.
Forster, Roman Sanatı, Çev. Ünal
Aytür, Milenyum Yayınları, İstanbul 2014.
[6] Forster,
a.g.e, s.25.
[7]
Dostoyevski, a.g.e, s.138.
KAYNAKÇA
1. BAHTİN,
Mihail Mihailoviç, Dostoyevski
Poetikasının Sorunları, Çev. Cem Soydemir, Metis Yayınları, İstanbul 2004.
2. DOSTOYEVSKİ, Fyodor Mihayloviç, Yeraltından Notlar, Çev. Nihal Yalaza
Taluy, 8. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2013.
3. FORSTER,
E. M, Roman Sanatı, Çev. Ünal Aytür,
Milenyum Yayınları, İstanbul 2014.
4. ZWEIG, Stefan, Üç Büyük Usta Balzac-Dickens-Dostoyevski, Çev.
Nafer Ermiş, 11. Basım, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul 2012.